4 Comments
User's avatar
Doga's avatar

‘Aşk bencilliktir.’ derdi babam hep. Ona da Ayn Rand ablamiz demiş :)

“Ten uyumu, beyin uyumu yoksa, oradan gidecen.”

Benim ilişkilerde gördüğüm hep bi fedakarlık, hep bi sencillik. Ancak böyle olursa mı yürüyor ilişkiler bu ara bunu sorguluyorum. Bu da sanki özgürlükten öte bi uyumlanma süreci gibi geliyor, hepten soğuyorum. Sonra bu dış sesler geliyor yine kulağıma, kendimi bencil biri gibi suçlayacak oluyorum ki; babamın sesi geliyor kulaklarıma.

Bu fedakarlıklarla birlikte ne o ilk ten uyumu kalıyor ne de o beyin uyumu.

Uyum kendini uyumlanmaya bırakınca, olmuyor.

Ama bir gün gelir de bütün uyumsuzluklarımıza rağmen yakaladığım bir uyum olursa, o zaman belki düşünürüm; karşılıklı fedakarsızca ve bencilce severek o ilişkide kalma durumunu.

Ama iş buraya gelene kadar, önce kendimi çok sevmeliyim, sonra kendini çok seveni bulmalıyım. Yuvaya sonra bakarız 🙂

Expand full comment
Sahika's avatar

Evet evli olmak çok korkutucu. Bir süre sonra alışkanlık haline geliyor bazı şeyler. Ama bu bir yolculuk gibi. Yola anlaştığın biriyle çıktıysan çok keyifli geçiyor. Bazen sıkıcı, bunaltıcı olabiliyor. Her zaman aynı dili konuşmak da zor, ama hayat yalnız çekilmiyor :)

Expand full comment
Ceren Atalak's avatar

Ben hep çocuk yapacağım zaman evlenirim derdim, gerçekten de evlendiğimde hamileydim. Gerçi artık çocuk için de evlenmeye gerek yok da işte bizim onu düşünecek kadar ferah bi zihnimiz ve zeminimiz yoktu. 13 yıllık beraberlik ve 2 çocukla durduğum yerden bildiriyorum, ilişki dediğimiz şey canlı ve sürekli evrilen ve değişen bir yapı. İkimiz de aramızda sevgi kalmazsa ve bir gün başka bir hayat isteyen birimiz olursa o gün gitmenin bir seçenek olduğunu kabul ediyoruz. İlişkinin ömür boyu olmak gibi bir mecburiyeti yok bence. İstediğin sürece kalırsın, istemediğinde gidebilirsin. Ya da gidebilmelisin. Belki de istediğinde gidebileceğini bildiğin bir ilişkide kalmak daha kolay olabilir.

Expand full comment
Eda's avatar

ve o toplum baskısıyla; çocuk dahi istemeyen bir kadın olarak sıkışmış hissedip ya pişman olursam duygusuyla yumurtalarımı dondurma kararı aldım. henüz icraate geçmedim ama biyolojik olarak da sıkışmış hissetmenin ne kadar kötü olduğunu farkettim. bizi sıkan sadece toplum değil, bizi sıkan memleketin her anlamda kalitesizleşmesi ve "yalnız- bir kişi olarak" var olmanın artık daha yorucu olması. uzun süredir yalnızlıktan keyif almaya çalışan biri olarak yeni yeni flörtün ne kadar kıymetli ve özgürleştirici olduğunu, hayata neşe kattığını, kahkaha ve heyecan olduğunu (ve pek tabiki gençlik!) yeni farkettim :)

Expand full comment