Discussion about this post

User's avatar
Mehin Acar's avatar

Son günlerde fark ettim ki, iç dünyamda yoğun duygularla kalakaldığımda, mantıklı düşünmeye geçmem zorlaşıyor. Sanki duygular bir perde gibi iniyor önüme; zihnim bulanıyor, düşünceler birbirine dolanıyor. Özellikle sevdiğim insanlarla ilgili bir konuysa bu, geçiş neredeyse imkânsız hale geliyor.

Çünkü onları sadece “düşünmüyorum”, “hissediyorum.”

Bir örnek vereyim…

Geçen gün çok sevdiğim biriyle aramızda küçük bir soğukluk oldu. Olayı dışarıdan bakan biri olarak analiz etmeye çalıştım ama başaramadım. İçimdeki bağ, hissettiğim kırgınlık, anlayış, beklenti — hepsi mantığın sesini bastırdı. Çünkü yoldan geçen birinden değil sevdiğimden bekliyorumKendimi dışarıdan görebilmek istedim ama duygunun içinden çıkamadım.

Çünkü onunla aramdaki bağ sadece sözlerle kurulu değil, kalbimle kurulu. Ve kalbim sustuğunda mantığım da konuşmakta zorlanıyor.

Biliyorum ki dış algıya geçmek; yani olanı, olayı ve insanı “benim duygumdan bağımsız” bir yerden görebilmek bana netlik kazandıracak. Ama içteki bu yoğun bağdan sıyrılmak kolay değil. Yine de öğreniyorum… Duygumu bastırmadan, sadece geri çekilip izlemeyi.

Tıpkı bir manzarayı izler gibi.

İçimden değil, biraz dışımdan.

Ama yargılamadan.

Sevgiyle.

Expand full comment
Nuri S.'s avatar

Her hafta başı olduğu gibi yine harika bir yazı.Kendinizden,bizi bize anlatıyorsunuz.

Expand full comment

No posts