her an yeniden tanışmak..
İnsanları, anları, duyguları sabitlemeden; her şeyi olduğu gibi, değişebileceği haliyle kabul etmek nasıl olurdu?
Bu hafta anbean yaşama pratiği yapacağım. Aslında hepimizin çoktan bildiği bir şey ama uygulamaya geldiğinde sınıfta kalabildiğimiz bir halden bahsediyorum. Bugün, şu an yaşadığım, hissettiğim şekilde ilerlemeyi deneyeceğim. Bütün hafta boyunca farkındalığımı ana getirebilmek için hayata, dikkat kesileceğim.
Mesela bir arkadaşımla takılırken sanki ona dair hiçbir fikrim yokmuş, o an tanışmışız gibi yaklaşmaya çalışacağım. Çünkü karşımdakiyle ilgili onun ‘cömert’ ya da ‘yalancı’ olduğunu düşünüyorsam, onu cömert ve yalancı olmaya hapsediyorum. Onu cömert buluyor ve bunu onunla paylaşıyorsam, onda da sevilmek için cömertliğini devam ettirmesi algısını yaratıyor olabilirim. Ya da yalancı olduğunu düşünüyorsam, belki de şu an yalan söylemediği gerçeğini ya da değişmiş olabileceği gerçeğini kaçırıyorum.
Bunu yapmaya başladığımdan beri birtakım farkındalıklarım oldu bile. Mesela bi adamın bana olan ilgisinin farkındaydım. İlgisine karşılık vermediğimi açıkça paylaştım. Ve hemen ertesi günü sarılırken birden bi elektrik hissettim.
Bu hafta kendime şunu sordum: Acaba kaç tane ilişkim, zihnimde yarattığım etiketlerden dolayı gerçek haline ulaşamıyor? İnsanları tanıdığımı zannettiğim yerden bakınca, onlarla her an yeniden tanışma ihtimalini kaçırıyor olabilir miyim?
Kafamın içindeki hikâyeleri biraz sessize almak istiyorum bu hafta. O hikâyelerden doğan beklentileri de... Çünkü biriyle buluştuğumda, onun "nasıl biri olduğunu" düşünerek gittiğimde, onun değişebileceğini unutuyorum. Sadece insanları değil, hayatı da böyle sabitliyorum. Oysa hayat her an yeni bir şey gösterebilir, eğer görmeye razı olursam.
Mesela bir mekâna girerken, daha önce orasıyla ilgili hissettiklerimi cebime koyup girsem? Ya da sabah kalktığımda, dün yaşadıklarımı bir kenara bırakıp, bugün yeni bir gözle baksam güne? Belki o zaman sıkıcı bulduğum bir şeyde bile yeni bir tat alırım. Belki "hep böyle" dediğim şeyler aslında öyle değildir.
Ve şu an sana bu satırları yazarken bile fark ediyorum, yazmak da bir tür anı yaşama pratiği. Şu an hissettiğim, düşündüğüm ne varsa akıtıyorum. Planlamadan, kurgulamadan, sadece olduğum gibi.
Bu hafta sen de denemek ister misin? Kendine her gün bir iki soru sor mesela:
Şu an nasıl hissediyorum?
Karşımdakini gerçekten duyuyor muyum, yoksa onunla ilgili hikâyelerimi mi dinliyorum?
Bugün, bana sıradan gelen bir şeyde neyi yeni görebilirim?
Bu yazının altındaki yorumlara yazsan da ben de okusam.. Senin neler fark ettiğini duymayı çok isterim.
Sizi Seven,
Yaso’nuz.
Gerçekten çok güzel düşünmüşsün. Aslında yaşadığımız bu hayatın bize bir hediye olduğunu düşünürsek
Ben şu an okudum benim için biraz zor ama şu andan başlayarak bunu deneyimlemeye çalışacağım .